Kayıtlar

Eylül, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
  ANAVARZA,  BABAM VE GERTRUDE BELL II Tablo. Gertrude Bell’in 1905 Yılı Anadolu Gezisi                Tarih           Yer                11.04.1905 (Alexandretta) İskenderun                17.04.1905 (Osmaniyeh) Osmaniye                18.04.1905 Osmaniye, Kadirli                19.04.1905 Anavarza                23.04.1905 (Atania) Adana, Seyhan                24.04.1905 Tarsus                25.04.1905 (Mersina) Mersin                29.04.1905 (Corycus) Kızkalesi                01.05.1905 (Seleucia) Silifke                05.05.1905 (Laranda) Karaman                06.05.1905 (Iconium) Konya                19.05.1905 Afyon, Eskişehir             20.05.1905 (Constantinople) İstanbul Gertrude Bell, yazının ilk bölümünde de belirttiğim gibi, 1905 yılında önce Arapça’sını geliştirmek amacı ile Beyrut ve Kudüs’e gitmiş ve bir süre burada kalmıştır.  Ardından 11 Nisan 1905’teki günlüğünde Bell, İskenderun yolu üzerinde kamp kurduklarını belir
Resim
ANAVARZA,  BABAM VE GERTRUDE BELL I Sanırım ilkokul 5. Sınıfta idim.  Gazi İlkokulu’nda okuyordum ve bütün okul baharın gelişi ile bir pikniğe gidecekti.  O zamanlar piknik veya okul gezileri için genellikle yakın yerler tercih edilir, hemen okulun 200-300 metre yukarısındaki Manastır’a ya da Kozan’ın yakın köylerine gidilirdi. Herkes evlerinde piknikte yenilecek ve içilecek bir şeyler hazırlar, okul dışında bir yerde hep beraber olmanın keyfi, heyecanı yaşanırdı. Ancak bu seferki piknik adresi değişikti; Anavarza.  Daha önce görmediğimiz, daha uzak ve daha bilinmez bir yere gidilecekti. Bunun da bir maliyeti vardı. Babama dükkanda, keyfinin iyi olduğu bir zamanı kollayıp söylediğimi hatırlıyorum. Babamın da beni kırmadan, bunun o anda mümkün olamayacağını söylemesini. Bütün okul ya da okulun büyük bir kısmı gitti o geziye. Ben gidemedim. Ve bu hep içimde bir sızı olarak kaldı. Aradan bir ya da iki yıl geçti. Ben Anavarza’yı gördüm. Hem de babamla birlikte. Şimdi aradan neredeyse 50 yı
Resim
“Kesin verilerin yokluğuna karşın ölen için yapılan anma törenlerinin, gömülme veya ölüm gününden sonraki üçüncü, yedinci, yirminci ve kırkıncı günüyle, yıl sonunda yapıldığı kuşkusuzdur. Bu günler, bu durumlar söz konusu olduğunda, sadece modern Şamanist toplumlar tarafından değil; ölenin seyredilmesi, eşyaların gömülmesi, ağlayıp sızlamalar, toplu şölenler, ağıt okumaları ve diğerleriyle cenaze törenleri Ortaçağ Türkleri’ninkini hatırlatan Türkiye'de yaşayan oldukça tutucu cemaatlar tarafından da uyulmasına özen gösterilen tarihlerdir. “Geçmişe bağlılık arttıkça korkunun giderek azalması dolayısıyla ölüler kültünden ata kültüne geçişin farkına varılmayacak bir şekilde gerçekleştirilmesi gerekiyordu. Bilge Kağan'ın oğlunun gözyaşlarında, aniden ortaya çıkan bir acının ifadelerini bulmak mümkündür.  “Ancak bu üzüntüler, kayanın bunları aktarabilmesi için taş üzerine kazınmış, böylece canlılar tarafından tekrar okunması için yazılmıştır: "Bilge Kağan uçarak gitti, yaz geldi