Kayıtlar

Kasım, 2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Resim
  YÜZLERCE YILLIK KOMŞULUK "İnsan Nedir, Şimdi Bildim..." II Yaşı benim gibi 50'yi geçmiş hemen hemen bütün Kozan'lıların çıkınında  bir "altın kazan" hikayesi vardır. Bu altın kazan kimilerinin düş gücüyle içine bir-kaç insanın girebileceği büyüklüğe kadar ulaşır. Yörenin bütün definecilerinin düşlerini süsleyen bu altın kazan kimine göre 7 kollu, kimine göre dokuz kulpludur. Tevatüre göre, dünya da sadece Kozan'da ki bu üzeri değerli taşlarla süslü kazanda pelesenk yağı üretilir... 2015 yılında Beyrut'u ziyaret ettiğimde Antilas'ta ki Katoligosluk'u ziyaret ettim. Kapıda beni Hayr Bedros Manouelian adında genç bir rahip karşıladı. Evlerinde ki yaşlılar Türkçe bildiğinden Bedros'ta az da olsa Türkçe biliyor ve konuşabiliyordu. Bizi katoligos yardımcısıyla tanıştırdı ve o dönemde yeniden düzenlendiği için sıradan ziyaretciye kapalı olan müze bölümünü gezdirdi. Bu tarifsiz heyecan veren bir şeydi. 30 Mart 1998'de açılan müzede benim ço
Resim
Ben Soner Sevgili… iyi insan olmaya çalışan        bir belgesel yönetmeniyim... Ben Soner Sevgili, 1965 yılı Mart ayının 21'inde Adana'nın Kozan ilçesinde doğdum. Onlarca uygarlığın izlerini taşıyan Kozan Kalesi'nin hemen eteklerinde bahçe içerisindeki bir evde Hüsniye Hanım ve Ahmet Adil Beyin son çocuğu olarak dünyaya gelmişim. Altı çocuğun sonunda gelmenin anne ve babamda yarattığı yorgunluk nedeniyle "son" olsun demişler. Adım oradan gelmiş. Çocukluğum, ilkokul, ortaokul ve lise yılların bu tarih ve kültür kokan kentte geçti... Kozan'ın bana sunduğu toprağı, sıcaklığı, komşuluğu, renkleri, dostluğu ve hayatıma dokundurduğu insanları hep minnetle andım. *  *  * Sonra üniversite için Ankara'ya gittim 1983 yılında. Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi...  Ben okula başladığımda Siyasal'a bağlı Basın Yayın idi... Babam da, ben de "gazeteci" olmamı istiyorduk. Babam çok sevdiği bir siyasinin mesleği olduğundan ben ise okula başladığım dönemd
Resim
 AYNALAR “TÜRKAN SULTAN” "Onlar aynalardır... ... içinde kendi suretlerimiz yansır..." Ahmet Oktay Kimi insanlar vardır; hayatlarınızın birbirine ilk dokunduğu günü asla unutamazsınız. Çünkü bilirsiniz ki, o dokunuştan sonra hayatınız bambaşka bir seyir izler. O andan itibaren daha bir çoğalır, yenilenir, gelişirsiniz.  İşte Can Dündar da benim hayatımda böyle biridir. Yıllarca birlikte çalıştık ve ben O’na hep “Hocam” diye hitap ettim. Hep gurur duydum birlikte yaptığımız işlerden, paylaştıklarımızdan...  Hep imrendim, O’nun hem çok iyi bir gazeteci, hem de çok iyi bir belgeselci olmasına...  Kimselere benzemeyen kafasının işleyiş biçimi, sözcüklerle şiir gibi metinler yazma becerisi, yanından hiç ayırmadığı not defterlerinde birbirinden güzel belgesel konuları biriktirmesini çoğu zaman şaşkınlıkla karışık bir hayranlıkla izledim. 1994 yılının son aylarında Can Hocam kafasındaki bir belgesel fikrini bizlerle paylaştı: “Aynalar”...    ‘Aynalar’, Türkiye'nin son 40 yıll